henüz çok erken/henüz çok geç
- Rumeysa Uzunoğlu

- 1 gün önce
- 1 dakikada okunur

hiçliğim bu soğuk sabahların tehdidi altında
her salise bir veda avuçlarımda kıvranıyorken
bu karanlık perde de
bizi saklı tutuyor
zihnimin yankıları durmadan fısıldıyor:
"nasıl olsa yiteceksiniz" diye
kendi dünyamın saf kabuğunda saklanırken,
beni inançsızlığımdan alıkoydun.
ne tuhaf,
kalbim acının taşından yontulmamış meğer.
"sen bana bu dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu öğrettin"
avuçlarından saçlarıma uzanan o yolda
sanki çocukluğumun düğümünü açıyor parmakların;
zehrim,
panzehrim.
bir sabah uyandığımda
seni kendimden koruyamamış olmaktan yanıyorum
mutluluğumun faili olarak seni suçlamak ihtimaline yanıyorum.
yaşadığım her şey bana kayıplarımı,
ölmekte olduğum her zaman,
bana heba oluşu hatırlatırken, söyle:
nasıl geleceğe diri diri bakabilirim?
henüz çok erken,
henüz çok geç.
karanlığıma boyun eğmeden,
bütün felaketleri
bütün suçlulukları,
bütün dikenleri kucaklayıp,
senin varlığının o vahşi sıcaklığına,
o usul esintisine sarılarak yaşamayı seçiyorum artık.








Yorumlar