birtanem
- Rumeysa Uzunoğlu
- 28 May
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Haz

Hiyam düşer sandılar içime,
sığınacak bir harabe edası taşıyan
gözler olsa da,
söz konusu değil
hiçliğimden geçemem vaz.
Çünkü
"Weltschmerz"i giyindim,
göğsümün tam ortasına yerleşti.
Üç kez gömüldüm dünyaya.
Lenflerimde sakladım hem seni,
hem kendimi;
ciğerlerimde,
ölü kelebeklerle birlikte,
acı sıçrıyor cümlelerime.
Son yokuşlarda benimle ol diye
boynuma seni işledim.
En iyi sen biliyorsun, birtanem,
vakti zamanında tırnaklarımı geçirdim yaşama;
fakat gülünç bir acı döngüsü edindim.
Şimdi, hür irademle boyun eğiyorum
hiç var olmayan Tanrılarıma.
Dünya, hepimizi bir sakız gibi çiğniyor.
İtiraz ediyorum hakim bey!
Tükürme sırası şimdi bende.
Akıl almaz bir hiçlikten geliyoruz.
Bir hurafenin artıkları bu.
Kim attı beni bu kozmik çiğliğe?
"Yaşamın olanaksızlığı çözülemez
,ancak sonlandırılabilir."Demişti Zapffe.
İşte tam da bu yüzden,
kimse gerçekten sevmez kimseyi.
Sevgi, hakikatin yoksuludur.
Gülünç bir tezatlıktır bu, böyle.
Nasıl bir faniymişim ki,
zehirli bir vinkristin gibi,
kimsenin şifası
veyahut
zaafiyeti olamamışım.
İnsanların plan yaptığı,
en sevilenlerin öldüğü,
Tanrıların güldüğü bu dünyada,
hiçlik ile hakikatin peşinde,
sevgiden mahrum,
acıya mahkumuz.
Ancak bil ki,
bütün evrenlerde ve ihtimallerde
yaşamakta olduğum hayatı ve ıstırabı,
sonsuz kere ve tekrardan
aynı hiçlikte yaşayacağımı bilsem,
sorgusuz sualsiz
yine yaşamayı seçerdim.
Yalnız seni yaşamayı.
Comments